Ticarette pazarlık etmek için en az iki kişinin olması gereklidir!..
Bu söz, duyulmamış bir şey değildir ama yazımızın temel noktasındaki renkli finali eşliğinde, daha da bir güzel doğrudur!..
***
Çok katlı büyük bir mağazanın patronu mağazayı gezerken işe yeni aldığı bir satış elemanının müşteriyle konuşmasını izlemektedir:
Müşteri, satış elemanına sorar:
“Sizde küçük boy olta var mı?”
Satış elemanı:
“Var Efendim!.. Sanıyorum siz, dağın eteğindeki göle gidecekseniz. Hem küçük boy, hem de büyük boy olta almanız gerekir. Çünkü balıklar kuzey tarafında, bazen de güney tarafında yoğunlaşırlar. Eliniz boş dönmek istemiyorsanız, hem kuzey tarafı için hem de güney tarafı için olta takımı almanız gerekir!..”
Müşteri:
“İkisini de alayım o zaman!”
Satış elemanı:
“Efendim, sizin balıkçı çizmeniz var mı? Eğer yoksa gölden eve eliniz boş dönersiniz. Çünkü balıklara yaklaşabilmek için suyun içine girmeniz gerekir. Özellikle güney tarafında sığ suya girmeden balık avlamak imkânsızdır!..”
Müşteri:
“Peki bir de çizme alayım o zaman!”
Satış elemanı devam eder:
“Efendim, diyelim ki gölün güney kıyısında uğraştınız balık yok, kuzey kıyısında uğraştınız balık yok. Balıklar gölün ortasında, ne yapacaksınız? Elinizde olta takımları eve boş mu döneceksiniz? Arkadaşlarınız gülmesin size!.. Sizin bir de balıkçı sandalı almanız gerek!”
Müşteri düşünür, hakikaten semtine eli boş dönerse arkadaşları onunla alay edebilirler…
Müşteri:
“Tamam, bir de balıkçı sandalı alayım!”
Satış elemanı:
“Efendim, sandalı alıyorsunuz, peki römorkunuz var mı? Nasıl götüreceksiniz sandalı? Bakın alacağınız sandal için çok uygun römorklarımız da var!”
Müşteri düşünür, römork olmadan da sandalı göle ulaşamaz ki!..
“Tamam bir de römork alıyorum!”
Satış elemanı:
“Efendim, arabanız bir cip mi yoksa klasik binek tiplerden mi?”
Müşteri cevap verir:
“Binek tip bir arabam var.”
Satış elemanı:
“Efendim, bu sandal römorkunu çekmek için sizin bir cipe ihtiyacınız olacak. Bakın burada bu sandal römorkunu çekmek için özel aparatları olan mükemmel donanımlı bir cip var!..”
Müşteri:
“Peki o zaman onu da alayım!”
Mağazanın patronu büyük bir hayranlık içinde gizlice izlediği yerden çıkmış, satış temsilcisini kucaklamış:
“Sen müthiş bir satıcısın!.. Oysa müşterimiz sadece bir olta alacaktı. Sen ona iki olta takımı, bir çift çizme, bir sandal, bir römork ve bir cip sattın!..”
Satış elemanı biraz yüzü asık şekilde konuşmuş:
“Efendim, siz müdahale etmeseydiniz ona bir de göl kenarındaki bungalovlarımızdan birini satacaktım! Üstelik müşterimiz zaten bir olta istemiyordu ki! Eşinin müzmin baş ağrısı için etkili bir hap arıyordu… Ben de eşi evde istirahat ederken, ona güzel bir hafta sonu geçirmesi için balığa çıkmasını önermiştim!”
İronik hikayemiz aslında iş hayatında yer alması gereken çok doğru bir tespite parmak basıyor:
Bir şirketteki, bir firmadaki satış ve pazarlama elemanlarının olması gereken en önemli hedeflerinden biri de; müşteriye satışta zincirleme ürün sunumunun ne kadar önemli olduğu ilkesini uygulamaları esasıdır!..
Özeti şu:
Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur!..