Prof.Dr. birtan boran, uterusun kas ve bağ dokusundan kaynaklanan ve en sık rastlanan pelvik tümörü leiyomyomları (fibrom, fibromyom, fibroid,myom adları da verilir) olduğunu söyledi. Bunların yerleştikleri yere göre submüköz, subseröz intramural ve intraligamenter olarak adlandırıldıklarını ifade eden Prof.dr. birtan boran sorularımızı cevaplandırdı.
Hastalığın görülme sıklığı nedir?
Genellikle 30-35 yaş arasında ve en sık 45 yaşında görülür. 35 yaş üstünde %40 oranında rastlanır. Kadınların %20-25 inde myom gelişmektedir. Her yıl ABD de 175.000 kadın primer myom endikasyonuyla histerektomi olmaktadır. Hastanelere jinekolojik şikayetle başvuran hastaların 1/3 ünü myomlu hastalar oluşturur.
Etyolojide rol oynayan faktörler nelerdir?
Myomların gelişmesinde ovaryumların aktivitesi önemlidir. Myomların üreme cağında büyümesi menopozda küçülmesi bunu destekler. Özellikle östradiol gelişmesinde etkendir. Endometrial hiperplazı, endometriosis ve endometrium kanseri gibi östrojene bağımlı olduğu bilinen patolojik durumların myomlu kadınlarda daha sık olduğu bilinmektedir. Gebelik sırasında büyüme eğilimi göstermesi ve GnRH analogları ile küçülmeleri yine östrojen etkisini düşürmektedir. Myomların içindeki ortam hiperostrojeniktir ve çok sayıda ostrojen reseptörü ihtiva ederler. Ayrıca progestagenlerde myomlar üzerinde hem regresyon hem de büyüme yapabilmektedir. Östrojen ve progestinlerin myomlar üzerinde etkileri büyüme faktörleri aracılığı ile olur. Epitelyal Growth Factor (EGF) reseptörleri myomlar da bulunur. Ayrıca insülün like growth factor 1 ve 2 (IGF 1 ve 2) myometrium ve leiyomyomlarda aktiftir. Ayrica uterus kasındaki immatür kas hücrelerinin myom oluşumunda etkili olabileceği düşünülmektedir. Myomlarin damar duvarındaki düz kas hücrelerinden orjin alabilecekleri de iddia edilmektedir. Sismanlardaki yağ dokusunda androjenlerin ostrojene dönüşmesi myom gelişim riskini azaltır. Sigara olası ostrojen düzeyindeki azalma sebebiyle myom riskini azaltırken vücut ağırlığındaki her fazla 10 kilo myom riskini %21 artırır. Gerçekte zayıflık, sigara, egzersiz gibi ostrojen duzeyini azaltan faktörler myom riskini azaltır. Doğum kontrol haplarından östrojen miktarı yüksek olan grup myomu büyütebilir. Myomlar yüksek okul mezunlarında düşük, sosyoekonomik seviyede olanlara göre daha sık vr siyah ırkta beyaz ırka göre daha sık rastlanır.
Hastalar hangi şikayetlerle başvururlar?
En sık görülen şikayet vaginal kanama ve buna bağlı olarak gelişen hipokrom mikrositer anemidir. Ağrı sık görülmesine rağmen dolaşımın tıkanması veya enfeksiyon sonrası tümör içindeki dejenerasyon sonrası pediküllü tümörün torsiyonu veya submukoz myomların kabızlığa ağrılı dafekasyona uterin kaviteden atılması için myometriom kasılmaları sonucu olabilir.
Bazı semptomları: hasta pelviste dolgunluk hisseder. Rektuma baskı yaparak hidro nefroza, parazitik myomlar intestinal obstruksiyona yol açabilir.
İnfertilite : lokalizasyonuna ve büyüklüğüne bağlı olarak %2-20 arasında infertiliteye yol açar. Kavitede basınç ve şekil bozuklukları yaparak abortusa ya da erken doğuma yol açabilirler. Plasental yapışma anomalileri olabilir.
Hastalık tanısı nasıl konur?
Bimanuel vaginal muayene + ultrasonoğrafi %94 oranında tanıyı koydurur.
Myomlarda komplikasyonlar nelerdir?
Torsiyon – Pediküllü subseroz myom torsiyone olunca önce venöz sonra arteryal dolaşım tıkanır ve damar dışına sızıntı olur ve periton tahrişi olur.
Enfeksiyon – özellikle submüköz myomlar ülsere ve dejenere olabilirler. Malign değişiklik -%0,5 den az bir oranda leiyomyo sarkma dönüşür. Myom çok hızlı büyüyorsa, ağrı oluyor, ateş ortaya çıkıyorsa maligniteden şüphelenmek gerekir. Dejenerasyon – Myomun beslenme yetersizliğine bağlıdır. Atrofik, hyalin, kistik, kalsifik, septik, karne öz ve yağlı dejenerasyon görülebilir. Kanama ve uterus inversiyonuda görülebilir.
Beraberinde özellikle hangi hastalık araştırılmalıdır?
Yaptığımız çalışmalarda uterin fibroidleri ile safra kesesi taşlarının birlikte görülme sıklığı anlamlı olarak yüksek bulundu. Bu nedenle myom ön tanısı ile başvuran hastalara rutin olarak kolesistosoografi uygulaması ile safra kesesi taşı tanısı konularak yapılacak müdahaleyle ileride oluşabilecek komplikasyonlar en aza indirgenebilir. Safra kesesi taşı olan hastalar klasik 5F ile adlandırılırken (female: kadın, fourty: kırk yaş, fertile: doğurgan, fair: sarışın, fat: şişman) bu çalışma sonucu altıncı F olarak Fibroid i ekledik.
Tedavi seçenekleri nelerdir?
Menopoza yakın hastalarda periyodik olarak 3-6 aylık muayenelerle takibe alınabilir. Medikal tedaviye gelince progesinler yüksek dozda kullanılabilirler. Myom boyutunu küçültebilirler ancak dejenerasyonu hızlandırırlar. Gestrinon uterus boyutlarında %20-25 küçülme yaparken ciddi androjenik yan etkileri vardır. GNRH Analogları: Hipoestrojenik ortam meydana getirerek myom boyutlarında küçülme sağlar. GNRH analogları daha ziyade 3-6 aylık süreyle operasyon öncesi dönemde kullanılmaktadır. Çünkü ilaç bırakıldıktan sonra myomlar tekrar büyüme göndermektedirler. Periyodik izlem sırasında hızla büyüyen medikal tedaviye cevap vermeyen, kanamaya neden olan, 10 gebelik haftası büyüklüğüne erişen, vajinaya doğmuş myomlarda cerrahi tedavi uygulanmalıdır. 40 yaş altı çocuk beklentisi olan kadınlarda myomektromi önerilir. 40 üzerinde ise total histerektomi yapılmalıdır. Vajine doğmuş myomlar vaginal yoldan pedikülleri bulunarak çıkarılabilir. Histereskopi yardımı ile submüköz myomların çıkartılması mümkün olabilmektedir.
Rekurrens (tekrarlama) oranı nedir?
Myomektomi sonrası rekurrens oranı %27 dir. Myomektomi sonrası gebe kalanlarda 10 yıllık rekurrens %15 iken, gebe kalmayanlarda % 30 civarındadır.
Prof.Dr. Birtan Boran kimdir?
1955 yılında Bolu’da doğdu. İlk orta ve lise tahsilini Ankara’da tamamladı. 1979 yılında Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Mesleğe Denizcilik Okulunda gemi doktoru olarak başladı. 1980 yılında S.S.Y.B Kadın Hastalıkları ve Doğum Asistanlık sınavını kazandı. 1981 yılında Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde asistanlığa başladı. 1982 senesinde Zeynep Kamil Hastanesine tayin oldu. Bir süre Erciyes Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986 yılında yardımcı doçent oldu. 1991 yılında doçent oldu. 1992 yılında Edinburg Üniversitesi’nde Assisted Conception unit ve Perintoloji Kliniği’nde görev aldı. Uzun süre İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 1. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefi olarak görev yaptı. 21 Nisan 2021 de profesör olan Birtan Boran halen Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Sağlık uygulamaları ve Araştırmaları merkezinde öğretim üyesi görevini sürdürmektedir.