Para, Para, Para!
Ömer Aşıcı
Tarihin en sıra dışı liderlerinden biri olan Korsikalı Napolyon Bonapart’ın sözüdür:
“Savaşı kazanmak için 3 şey lazım” demiş ve saymış:
“Para, Para, Para”.
+++
1970’li yıllarda İsveçli ünlü pop grubu ABBA’nın milyonlar satan bir şarkısının adı da, “Money, Money, Money”di…
+++
Ülkemizin ilk caz sanatçılarından biri olan Rüçhan Çamay 1976’lı yıllarda pek bilinir “Para, Para, Para” adlı şarkısında şöyle diyordu: “Varlığı Bir Dert, Yokluğu Yara”…
Kısaca, hayatın her döneminde benzeri parasal noktalarda öne çıkan yorum ve şarkılara rastlamamız olası.
Hatırlayanlar vardır, 1975 yılında Tanju Okan da bir dönem
”Ah Bir Zengin Olsam” şarkısı ile bu parasal yakınmalara katılmıştı!..
Her dönemde para, her konumda para, her yerde para, hayallerde para, hedeflerde para, şarkılarda para; hayatımız para!..
+++
Bu ve benzeri parasal yaklaşımlara ve yakınmalara karşı duran bir savunma hattı da var ve şöyle diyorlar:
Para ev satın alabilir… Fakat yuvayı değil!
Para yatağı satın alabilir… Fakat uykuyu değil!
Para saati satın alabilir… Fakat zamanı değil!
Para kitap satın alabilir… Fakat bilgeliği değil!
Para ünvan satın alabilir… Fakat saygınlık değil!
Para İlaç satın alabilir… Fakat sağlık değil!
+++
Tam burada konumuza paralel hızlı bir Amerika gezisi yapalım ve kalabalık bir caddede cereyan eden ekstra parasal bir olayı kenardan izleyelim:
+++
Genç bir çiftçi hayatında ilk defa New York’a gitmişti.
Bu arada gökdelenlerin yüksekliği ve insanların çokluğundan dolayı da şaşkına dönmüştü. Kalabalık bir bulvarda yürürken, birdenbire kulağına aşina bir sesin, bir cırcır böceği sesinin geldiğini zannetti. Hemen durdu ve olası sesi dikkatle dinledi.
Evet! Şaşılacak şey ama gerçekten bu bir cırcır böceğiydi!
Ses, büyük bir mağazanın önündeki çalıların arasından geliyor gibiydi. Bunun üzerine bu büyük çalı kümesine yönelip bakınmaya, dinlemeye başladı. O sırada bir mağaza görevlisi dışarı çıkıp:
“Yardımcı olabilir miyim? “ diye sordu.
“Hayır, teşekkür ederim.” dedi genç adam.
“Sadece şurada bir cırcır böceğinin sesini duyduğumu sandım.”
“Mümkün değil” dedi mağazanın görevlisi, “New York’ta cırcır böceği bulunmaz ki!”
Genç çiftçi buna karşılık cırcır böceğini buluncaya kadar cırlama sesini takip etti, sonunda onu buldu ve eline aldı.
“Tamam işte burada!” dedi.
Genç çiftçi, bu çalının önünden her saat binlerce insanın gelip geçmesine karşılık, cırcır böceğini duyanın bir tek kendisinin olmasına çok şaşırmıştı. Bunun üzerine hemen küçük bir deneme yapmaya karar verdi.
Elini cebine atıp bir çeyrek çıkardı ve onu havaya attı. Paranın kaldırıma vurduğu anda, düşen bozukluğu aramak için yürümekte olan en az 20 civarında yaya birdenbire durdu!
Genç çiftçi ”Vay canına!” dedi. “İnanılır gibi değil!..”
+++
Psikologlar genç çiftçinin birebir tanık olduğu bu olay için genel bir tanım kullanırlar. Buna “algıda seçicilik” denir ve “belli şeyleri görmek, belli sesleri duymak için kendimizi eğitiriz” anlamına gelir. Bir diğer ifadeyle, insanın çevreden ve kendi bedeninden gelen tüm uyarıcıları algılamayıp, onlar arasında bir seçim yapmasıdır.
Ama…
Bence bu yazının finaline yakışacak en doğru söz de şudur…
Yazın bir kenara!
“Bir insan satın alamadığı şeyler kadar zengindir!”