Paranın icad edilme sebebi alışverişe hız kazandırmaktır. Parayı icad eden Lidya, tüccar bir milletti ve fazlasıyla altınları vardı. Paradan önce barter sistemi kullanılırdı. Barterlar altın gibi değerli madenlerle de yapılır ve bu madenlerin gramajları ve saflıkları ölçülürdü. Çünkü madenler sahte olabilirdi. Bu zaman ve güven kaybına sebep oluyordu. Lidyalılar bunu önlemek için piyasaya, gramajı ve saflığı belli olan madeni paralar sürdüler. Bu gramaj ve saflığın arkasında Lidya devleti vardır diyerek insanlara güvence verdiler. Böylece hem ticaret hız kazandı hemde güven problemi ortadan kalktı.
Yani paranın ilk icad edilme sebebi ticareti hızlandırmak kadar, güvensizliği ortadan kaldırmaktır. Bu güveni ise devlet gibi büyük güçler sağlayabilirler. Çünkü devletler herhangi bir toplumdaki en büyük güçtür ve normal insanların sahip olmadığı birçok hakka ve göreve sahiptir. Bu görevlerden biride, devlet paralarındaki saflık ve gramaj miktarını sabitleyip – kontrol ederek, onu kullanan insanlara güven sağlamaktı. Zamanla paralar değişti, önce kağıt, sonra dijital oldu. Kağıt para ile birlikte “fiat” para kavramı hayatımıza girdi. Yani itibari para. Devletlerin kararına ve itimada dayalı, altın yada başka bir değerli maden karşılığı olmayan para. Paraların tipi değişse bile, arkalarında ihtiyaç duydukları güç değişmedi.
Ekonominin 3 temel öğesi vardır. Alışveriş, alışverişte kullanılan para/varlık ve harcamayı yapan insanlar. Ekonomi içinde insan barındırdığı için sosyal bir bilimdir ve insan davranışları önemlidir. Eğer insanlar herhangi bir sebep yüzünden güvensizlik hissederse, eğilimleri harcamaktan ziyade biriktirmek olabilir. Bu birikimleriyle yatırım yapabilirler. Eğer güvensizlikleri para birimine karşı ise o para biriminden başka varlık sınıflarına yatırım yaparlar. Altın, dolar gibi. Bu piyasalarda para biriminin satışı ve diğer para birimlerine karşı bir alış olduğu anlamına gelir. Bir şeyin çok satıcısı varsa fiyatı düşer, birşeyin çok alıcısı varsa fiyatı artar.
Son açıklanan TCMB verilerine göre ülkemizdeki döviz mevduatları, TL mevduatlarının üzerindedir. Bu tablo TL nin son zamanlarda neden sürekli ve düzenli olarak değer kaybettiğini aslında bize gösteriyor. TL nin değer kaybı kısaca enflasyon demektir. Nisan ayı itibariyle TL enflasyonu %60 seviyelerini geçmiştir. Enflasyonu durdurmak için en kestirme yol döviz mevduatlarının miktarını, TL mevduatların miktarından daha az olmasını sağlamak, insanlara yatırım ve birikimlerini TL ile yapmalarını telkin etmektir. Bunun içinde insanlarda, TL tutarken enflasyona karşı değer kaybı yaşamayacaklarına dair güven oluşturmak gereklidir. İnsanlar buna ikna olmadıkça fiyatların artış hızının azalması mümkün olmayacaktır. Ayrıca insanlarda güven oluşturulsa bile bu enflasyonu kısa vadede azaltacaktır. 5-10 yıl gibi uzun vadelerde, dış ticaret açığımızı kapamadıkça, yüksek enflasyon problemini çözmemiz imkansızdır. Çünkü düzenli dış ticaret açıkları “devalüasyonu” zorunlu kılar. Buda enflasyonisttir dış açık veren ülkeler için. Dış açık kapanmadan enflasyon problemi bitmez.