Her türden ve her beğeniden bin bir çeşit dokumalar, dokumaların baharatlar tadındaki gizemli kokusu, bin bir gece masallarından fırlamış büyülü renkler, cümle dokumalara belenmiş coşkulu, çarpıcı, şaşırtıcı, kışkırtıcı bir desenler havuzu ve bunları bütünleyen, hareket halinde muazzam bir insanlar kümesi…
Dokuma ve insan burada; geçmişten, tarihi bir süreçten geçip gelerek kimi zaman folklorik, kimi zaman otantik, kimi zaman evrensel, kimi zaman asil, kimi zaman snop, kimi zaman ağırbaşlı, kimi zaman da uçarı; bir tek potada eriyerek bir tek amaçta kaynaşırlar.
Ve kuşkusuz mekana ve şanına yakışır ticari ilişkiler içinde de burası; ufuk ötesi ve tükenmeyen, aksine hep çoğalan bir tecimsel geleneğin deneyim kaynağı, şenlikli, gürültülü, köpüklü bir çavlan ve kendi dalında ulusal ve görsel bir harikalar, dokumalar diyarıdır!
Burası tepeden tırnağa muhteşem bir Türk tekstil haritasının belge odasıdır ve ucu bucağı beklenmedik bir sapakta birbiriyle birdenbire kesişen yüzlerce daracık sokak, çıkmazlar, inişler, yokuşlar, hanlar, bodrumlar, yazıhaneler ve hamallar sarmalında, masalsı ve renkli bir dünyanın buluşma noktasıdır.
Şimdi Sultanhamam’ı bildiniz mi?
Perdelikler, çarşaflar, nevresimler, uyku tulumları, yastıklar, battaniyeler, yataklar, çeyizlikler, çoraplar, eşarplar, mendiller, gömlekler, kravatlar, çamaşırlar, pantolonlar, ceketler, pardösüler, mantolar, kazaklar, kabanlar, eldivenler, sünnetlikler, yelekler, abiyeler, eteklikler, bluzlar, pijamalar, gecelikler, gelinlikler, şapkalar, kumaşlar ve cümle dokuma ve ev tekstilinin er meydanını yani!..
Sultanhamam Türk dokumacılığının tarihi yapıtaşlarından en birincisi, en öncüsü, en temellisi; dokumanın, dokumacının 400 yılı aşkın kadim ve tartışmasız başkentidir!
Sultanhamam’da cıvıl cıvıl, küçük büyük, han içinde, han dışında, bodrum katlarında, ışıklı mağazalarda, albenili vitrinlerde şaşılası ve tükenmez bir tempo eşliğinde on binlerce ürünün ve emeğin harmanı ve hakimiyeti hüküm sürer. Her mağaza, dükkan ve işyeri bu bağlamda özel bir dünyadır ve her dükkan ve mağazada da onlarca, yüzlerce, binlerce değişik tatta dokuma ve ürünün damgasına tanık olursunuz.
Gün içinde hemen her depodan, her dükkandan ve mağazadan Anadolu’ya yüz binlerce metre dokuma, kumaş, perdelik tül, aksesuar yıllardır tıpkı coşkun bir nehir gibi sürekli akar durur.
Aslında bu çok doğaldır; çünkü Anadolu Sultanhamam’dan perdelenir, Anadolu Sultanhamam’dan bezenir ve zaten Anadolu Sultanhamam ile bu yüzden kan kardeşidir.
Örneğin gün içinde bir yandan tezgahlarda ağır kumaş savaşları sürüyor ve toplar gümbür gümbür patlıyordur! Bir yanda da ve onca hengamenin içinde arılar gibi çalışan deneyimli tezgahtarlar kumaşları, perdelikleri, döşemelikleri, ipeklileri orta yerlerinden kesip, üç metre, beş metre, on metre, yirmi metre evlere, mekanlara, modalara doğru paketliyorlardır.
Sultanhamam genelinin yanında; bu anlamda makasların arenasıdır ve buradaki tecrübeli makaslar evlere, ofislere, yaşanılır tüm mekanlara Türk dokumasının tükenmeyen başyapıtlarını, görülmemiş güzellikteki şiirsel ürünlerini işte böyle bölüştürürler.
Türkiye’de herkes bu hakça fırsattan yararlanabilir ve o yüzden herkesin yolu bir kez buraya düşmüştür ve günün birinde mutlaka düşecektir.
Gez, gör, beğen, kestir ve al!
Gez, gör, beğen, çuvallat, paketlet ve gönder gitsin dilediğin şehre, memlekete, ülkeye!
İşte o nedenle dar ve çoğunluk çıkmazlarla donanmış, rampaları yorgun, yaşlı ve eğri büğrü kaldırımlarla bezenmiş sokaklardaki, tepelerdeki sayısız hanlarda, kapı ağızlarında, alanlarda insanlar; bu tarihi dokuma ülkesinin kalbine doğru bütün gün ve yorulmadan, bıkmadan, usanmadan yol alır dururlar.
“Şahane bir karmaşa!” tanımı; ancak burada; Sultanhamam’da bu kadar cuk oturur.
Sultanhamam’ın sırt hamalları bu tarihi mekanda et ve kan dokudan birer taşıyıcı forklift gibi öne çıkarlar.
Onlar mağazalardan araçlara, araçlardan dükkanlara, depolardan hanlara, hanlardan el arabalarına, bodrumlardan sokaklara gün boyu taşınır dururlar. Alan da, satan da razıdır ve bu ağırlıklı, sırtlıklı partnerlik de, böyle gelmiş bir zaman daha böyle de gidecektir.
Tarihten akıp günümüze dek gelen Sultanhamam, Türk dokumalar kültürünün ve eğitiminin subaşını, harman ve meydan yerini de temsil eder. Sultanhamam’ın rahle-i tedrisinden geçmiş, Sultanhamam ekolünden yetişmiş, bu özel üniversiteden mezun olan nice tüccar, sanayici, yatırımcı, girişimci ve işadamı, günümüzde Türkiye’nin tekstil sektöründe önde gelen uluslararası isimleri oldular ve ülkeleri adına istihdam ve global markalar yarattılar.
O nedenle Sultanhamam’da Türk dokumasının ve dokumacılığının dinamizminin yanı sıra, potansiyel gücüyle yeryüzünün hemen her ülkesine ihracat damgasının ayak izleri de göze çarpar.
Velhasıl…
Şu bizim Sultanhamam, böyle bir alemdir işte.
Bu kadar yıldır muazzam bir yükü tık demeden, altyapı eksikliği, üstyapı kısırlığına bakmadan, şunca yıldır ve her şeye rağmen hala taşımaya devam eden; yaşlanmış ve yorgun olsa da, dokumalar ülkesinin başkenti olmak özelliğini ve bayrağını burcundan düşürmeyen Sultanhamam; mevcut koşullar ne olursa olsun;Türk tekstilinin ve dokumalar dünyasının göz bebeği, can damarı ve kalbi olmaya devam etmektedir!..
Bitirirken, bu harikalar dünyasının güzellemesini de yapalım:
Geçmişine aşk olsun!
Sultanhamam gibi çarşın olsun!..