A. GİRİŞ
İşçi-işveren arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuğa başvurma zorunluluğunun ardından, gelinen aşamada ticari uyuşmazlıklar için de benzer bir düzenleme getirildi. Ticari hayatta ihtilafa düşen taraflar artık dava açmadan önce belirli kurallar çerçevesinde barışçıl çözümler aramakla yükümlüler. Böylelikle taraflar, uzun yıllar boyunca ve yüksek maliyetlerle mahkemede adalet beklemek yerine, arabuluculukla kısa sürede ve artı faydalarla haklarına kavuşma fırsatını tecrübe edebilecekler.
B. DÜZENLEMENİN KAPSAMI
Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk mecburiyeti getiren “Abonelik Sözleşmesinden Doğan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında 7155 sayılı Kanun” 19.12.2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
1 Ocak 2019’da yürürlüğe girecek arabuluculuk düzenlemelerine göre ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
1. Arabuluculuk nedir?
Arabuluculuk, hukuki ihtilafların dava dışında alternatif çözüm yöntemlerinden biridir. Türkiye’de arabuluculuk hakkında genel hükümler 07.06.2012 yılında yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve ilgili yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Arabuluculuk, tarafların, arabulucu eşliğinde kurulacak karşılıklı iletişim ve fedakârlıkla uzlaşmalarını amaçlar. Arabulucu tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişidir. Müzakerelerde nihai kontrol taraflarda olup esnek bir süreç söz konusudur. Nihai olarak anlaşma sağlanırsa bu anlaşmanın yaptırım gücü vardır.
2. Ticari dava nedir?
Ticari dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre öncelikle her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklar nispi ticari dava konusudur.
Bunların yanında kanunlarda tarafların ticari işletmesini ilgilendirmese de ticari dava sayılan mutlak ticari davalar vardır. Bunlar; taşınırların rehni karşılığında ödünç para verilmesi; malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi; rekabet yasağı; yayın sözleşmesi; kredi mektubu ve kredi emri; komisyon sözleşmesi; ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları tarafından icra edilen işler; havale; saklama sözleşmeleri; fikrî mülkiyet; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerler; ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerle alakalı uyuşmazlıklar ticari davalardır. Ayrıca Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda sayılan ticari davalar da vardır.
Düzenlemeye göre tüm ticari davalar için değil yalnızca konusu para olan ticari davalar için arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Dolayısıyla paranın ödenmesi, tazminat, cari hesap işlemleri, bono, poliçe, çek, ticari alacak gibi ticari uyuşmazlıklar kapsam dahilindedir.
3. Dava şartı nedir?
Dava şartları, bir davanın açılabilmesi için sağlanması gereken ön şartlardır. Kanunlarla belirlenen bu unsurlar gerçekleşmeden bir dava açılması halinde, söz konusu dosya “dava şartı yokluğundan” reddedilir. Bu yazıya konu düzenleme ile de ticari davaya konu olabilecek bir uyuşmazlığın tarafları arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açarlarsa bu dava reddedilecektir.
C. ARABULUCULUĞUN FAYDALARI
Hiç şüphe yok ki arabuluculuğun ilk faydası çözüme ulaşmadaki sürenin kısalmasıdır. Davalar gerek yargıdaki iş yükü gerekse de usuli işlemlerin fazla olması sebebiyle yıllarca sürmektedir. Geç gelen adalet ise ihtiyaca zamanında cevap vermediğinden anlamsızlaşmaktadır. Altı haftalık bir sınırlama getirilen arabuluculuk ile anlaşmaya varabilen taraflar için ticari hayat sekteye uğramadan devam edebilecektir. Üstelik kısa sürede bir neticeye ulaşabilme imkânı tarafları uzlaşma noktasında teşvik edici bir unsur olacaktır.
Diğer bir önemli yarar dava masraflarına katlanmaktan kurtulmakta görülür. Nitekim arabuluculuk hiçbir harca tâbî değildir. Masraflar ise bilirkişi, tanık, keşif, posta, tebliğ gibi hiçbir süreç olmadığından yargılama giderlerine nazaran oldukça düşüktür.
Dava risklerinden kaçınma ve ticari itibarın korunması noktalarında da arabuluculuğun olumlu etkileri yadsınamaz niteliktedir. Böylelikle taraflar arabulucunun da katkılarıyla ticari hayatlarına sekte vurmadan yapıcı bir anlaşma yolunu tecrübe edeceklerdir. Bu çözüm tarafların ileride tekrar ticari ilişki kurmalarına da olumlu katkı sağlayacaktır.
Arabuluculukta taraflar, taleplerini daha esnek bir yapıda dile getirip kendi çözümlerini kendileri şekillendireceğinden, razı olacakları bir çözüm noktasında buluşmaları da mümkün olacaktır. Bu süreçte kontrol kendilerindedir. Seçenekler üzerinde tartışma imkânları vardır. Mahkemede elde edemeyecekleri çözümler üreterek tatmin olacakları bir aşamaya varabileceklerdir. Böylelikle ticari hayat daha az etkileneceği gibi şahsi yaşamda stres unsuru da azalacaktır.
Tüm bu ihtimalleri somut verilerle de desteklemek mümkündür. Bilindiği üzere işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda öncelikli olarak arabulucuya başvurma zorunluluğu 01.01.2018 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Aradan geçen bir yıllık süreçte işçi-işveren arasındaki dava sayısı %70’e yakın oranda düşmüştür. Yeni gelen düzenleme ile benzer bir tablonun ticari davalar için de oluşması mümkün ve ihtimal dâhilindedir.
D. SONUÇ
Ticari uyuşmazlıkların yargıya taşınması, süratin ve sürekliliğin en büyük öncelikte olduğu ticaret hayatı için çözümden ziyade daha fazla problemi beraberinde getirmektedir. Bu sebeple yeni gelen zorunlu arabuluculuk düzenlemesi ticari hayatın düzenlenmesi ve yargı makamları yükünün azaltılması bağlamında büyük faydalar vadetmektedir. Tarafların bu yöntemle yargı sürecine nazaran daha fazla fayda sağlayabilecekleri hususunda bilinçlenmeleri, sistemden elde edilecek verimi artıracaktır. Benzer şekilde arabulucu olarak faaliyet gösterecek kişilerin uzlaştırıcı ve yapıcı olmaları, tarafların arabuluculukla anlaşmalarına katkı sağlayacaktır. Netice olarak bu kurum, doğru şekilde uygulanabildiği sürece, ticari tarafları tatmin edici çözümler sunabilen ve uygulamada karşılık bulan bir uyuşmazlık çözüm yolu olacaktır.