Gizemli Yumurta ve Manş Denizi’nde Müthiş Kulaçlar
Başarı sözcüğünün anlamı “üstesinden gelinen, başarılan iş”tir.
“Bir hedefi gerçekleştirmek veya bir hedefe ulaşmak” olarak da ifade edilebilir.
Hayatın içinde ve gelgitleri eşliğinde pek fark edilmese de, başarı aslında her gün tekrarlanan küçük çabaların bir toplamıdır… Ancak bu düşüncenin ana kriteri de,tabii ki konuşmayı bırakmak, yapmaya başlamak ve bunu devam ettirmek esasıdır.
Hayatın her durumunda ve iş dünyasında da hedefini belirleyen, inançlı, gerektiğinde risk alan, kendine güvenen ve her durumda planlamaya dayalı bir çalışmayı yedekleyenler; bir şekilde sonunda kuvvetle muhtemeldir ki, başarı ile el sıkışacak ve buna da pek şaşırmayacaklardır…
+++
Hemen birçoğumuz kıyısından köşesinden de olsa,
Kristof Kolomb adını biliriz. Muhtemelen bir yerlerden bilgi edinmiş de olabilirsiniz. Kolomb, Cenovalı ünlü bir denizci ve kaşif olarak denizcilik tarihinde yerini almış bir insan…1492’de Atlantik Okyanusu’nu aşarak Kuzey Amerika’ya ulaştığını da tarihi kayıtlardan da biliyoruz. Aslında, İskandinav Vikinglerinin yüzlerce yıl önce Amerika’ya ulaşmış olduğu tarihsel belgelerle kanıtlanmış olmasına rağmen; Kolomb başarılı ve fırtınalı hayatının yanı sıra Amerika’nın kaşifi olarak değerlendirilir…
+++
Kristof Kolomb’un Hindistan zannederek Amerika kıtasına ayak basmasının ardından, İspanya`da Kardinal Mendoza bir kutlama sırasında yeni kıtanın keşfini çok önemli bir olay olarak nitelemiş ve bunu gerçekleştiren Kristof Kolomb’a övgüler yağdırmıştı. Bu, ona göre bir insanın dayanma gücü ve kararlılığının göstergesi, mücadeleden vazgeçmemesi sonucu elde edilen üstün bir başarıydı çünkü. Bu konuşmayı dinleyen asil kimi İspanyol beyleri ise, duyduklarından çok rahatsız oldular. Özellikle bir yabancının ( Kolomb Cenevizliydi ), böyle bir övgüye layık görülmesi onları son derece tedirgin etmişti. “Yeni dünya denilen yere giden yol, hiç de sanıldığı kadar zor değildi!” dediler. “Dünyanın denizi apaçık karşımızda duruyor. Hiçbir İspanyol denizcisi hedefi şaşırmazdı!” diye de yakınmalarına devam ettiler.
Bu sözlere kızan ve yanıt vermek için söz alan Kolomb,
“Ben kendi adıma bir şeyler kazanma tutkusundan çok uzaktayım!” diye başladı konuşmasına ve şöyle devam etti: “Dünyada birçok zor iş vardır ama birisi size onun nasıl yapıldığını gösterdikten sonra, ‘Aaa! Ne kadar kolaymış! Bunu zaten herkes yapar!’ denir. Kolomb, bu arada hizmetçinin birinden bir yumurta isteyerek sözlerine devam etti:
“Şimdi siz soylu beylerden bir ricam olacak. Siz ekselansları, şu elimde gördüğünüz yumurtanın, dik olarak masanın üstünde durmasını sağlayabilir misiniz acaba?”
Ekselans yumurtayı bir tarafından tuttu, öteki tarafını çevirdi, başka türlü denedi ama başaramadı ve elindeki yumurtayı bir başka asil beye verdi. O da başaramadı ve bir başkasına verdi. Kimse başaramayınca da; “Bu mümkün değil yapılamaz!” diye hep bir ağızdan bağırdılar.
Kolomb; “Bu mümkündür. Şimdi ben yapacağım ve siz her zaman ki gibi, bunu herkes yapar diyeceksiniz!”
Mırıltılar arasında Kolomb yumurtayı eline aldı ve hafif bir vuruşla, yumurtanın sivri ucunu kırmadan içeri doğru giden kabuğun üstünde durmasını sağladı.
Bu arada kendisini izleyenler; “Bunu herkes yapar!” diye bağırdılar. Kolomb, onları şöyle yanıtladı: “
Doğru! Bunu herkes yapabilir beyler! Ama fark, sizin bunu yapabileceğiniz, fakat benim yapmış olmamdır!”
+++
“Florence Chadwick ismi size ne hatırlatıyor?” desem, muhtemelen yanıt vermeniz pek kolay değildir. Ancak bu ismin 1953 yılında Çanakkale’ye gelerek Çanakkale Boğazı’nı ters akıntıya karşı yüzerek geçmeyi başarmış çok ünlü bir yüzücü olduğunu hatırlatabiliriz!
Chadwick 34 yaşında iken onun çok bilinen hedef planlamasının önemine ilişkin deniz macerası da, bu bölümümüzün esasını oluşturuyor. “Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok” tanımlaması da, tam burada bize kılavuzluk etsin:
Florence Chadwick, hem Fransa’dan İngiltere’ye, hem de İngiltere’den Fransa’ya yüzerek Manş Denizi’ni her iki yönde geçen ilk kadın yüzücüydü. Bir ideali daha vardı: Catalina Adası’ndan California sahiline kadar ki 21 millik mesafeyi yüzen ilk kadın olmak!
Ama bu iş hiç de o kadar kolay olmayacaktı. Yılın en sıcak günlerinden olan 4 Temmuz 1952’de bile, yüzeceği denizin suyu insanın bedenini uyuşturacak kadar soğuktu. Hava o kadar sisliydi ki, yüzücü kendisine eşlik eden tekneleri zorlukla seçebiliyordu. Üstelik o bölgede köpek balıklarına da rastlanıyordu. Florence, soğuğa ve köpek balıklarına rağmen tam 15 mil yüzdü! Teknede bulunan annesi ve antrenörü “Başaracaksın! Az kaldı!” diye bağırıyorlardı. Televizyonlarının başında onu seyreden milyonlarca insan da, başarısı için dua ediyordu. Sonra 5 mil daha yüzdü. Hatta California sahillerine sadece yarım mil kaldı. Teknedekilerin bütün teşviklerine rağmen kendisini sudan çıkarmalarını istedi. Herkes hayal kırıklığı içindeydi. Sadece birkaç kulaçlık bir mesafe kalmışken, başarılı yüzücü vazgeçmişti.
Florence Chadwick, daha sonra başarısızlığının nedenini şöyle açıkladı: “Önümde hiçbir şey göremiyordum. Karayı görebilseydim, başarabilirdim!”Onu durduran ne soğuk, ne on altı saat süreyle kulaç atmanın yorgunluğu, ne de köpek balıklarıydı. Başarısızlığına, hedefini görememesi neden olmuştu! İki ay sonra, Florence yine denedi. Su yine soğuktu, köpek balıkları yine vardı, sis yine her şeyin üstünü örtüyordu. Ama bu defa, Florence, sisin ardında bir yerde kıyının olduğunu düşünerek yüzdü hep. Sahili hayal ederek attı kulaçlarını. Ve başardı! Catalina Kanalı’nı geçen ilk kadın unvanını kazandı. Hem de erkeklerin rekorunu iki saat farkla geçerek!..