Uluslararası bir kültür merkezi olan ve eşsiz güzelliği ile dünyada hayranlık uyandıran bu tarihi yapı, İstanbul Boğazı’nın en güzel yerinde tüm ihtişamı ile herkesi büyülüyor.
Mümkünü yok Dolmabahçe Sarayı’nı anlatmanın… Düşünüyorum bir şeyler yazmak istiyorum. En azından bir iki cümle… Ama zorlanıyorum. Meğer o güzelim, ünlü yeri yazarak anlatmak ne zormuş.
Rönesans ve barok kırması bir üslupla yapılmış, harikulâde süslü bu yapı, boğazın en güzel yerinde Beşiktaş ile kabataş arasında bulunuyor.
Osmanlı mimarisinin de özelliklerini taşıyan Dolmabahçe Sarayı’nın yapımı 1853 yılında tamamlandı.
Zamanın padişahi Sultan Abdülmecid tarafından görevlendirilen mimar Garabet ve oğlu Nikagos Balyon, saray yapımı işini 11 yılda bitirdiler. Edinilen bilgilere göre saray, beş milyon altına mal olmuştur.
Bugünkü Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu yerde eskiden, denizin içeri doğru girdiği bir koy bulunuyordu. İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmet, donanmanın bir bölümünü burada demirlemişti.
1614 yılında 1.Ahmet zamanında, kaptanı derya Halil Paşa, bu koyu doldurttu ve burasını hünkar bahçesi haline getirtti. Dolmabahçe Sarayı yapımı başlamadan önce aynı yerde, birçok kasr, köşk ve saray olduğu bilinmektedir.
O dönemin Osmanlı sultanları, Dolmabahçe Sarayı yapılıncaya kadar Topkapı Sarayında otururlardı. Diğer saraylar yazlık, av ve düğün merasimi için kullanılırdı. Dolmabahçe Sarayı yapılınca Osmanlı hanedanı buraya yerleşti. Hanedanın buraya yerleşmesinden sonra, saraya birçok devlet adamı davet edilmişti. Bunlar arasında İngiltere kralı Edwards, Avusturya imparatoru Karl, İmparatoriçe Eugine, Alman imparatoru Wilhelm, İran şahı Rıza Pehlevi, Bulgar kralı Ferdinand, Ürdün kralı Abdullah, Rus grandükü Nikolay, Sırp kralı Aleksandr, Irak Kralı Faysal bulunuyor.
Biri caddeye, bir diğeri saat kulesine bakan çok süslü iki ana kapısı olan sarayın dış yapısı, büyük parçalardan oluşan suni mermerlere kaplıdır.
Ana kapıdan girilince bahçe içindeki havuz, görülmeye değer güzelliği ile gözler önüne seriliyor.
1965 yılında monte edilen kuğu işlemeli heykelin, havuzun içindeki nilüfer yaprakları ile sağladığı bütünlük kelimenin tam anlamıyla harikulâde…
Az ileride geniş merdivenlerle Sağlamlığın da bulunduğu birinci kata çıkılıyor. Ortadaki yapıda Taht (muayede) salonu yer alır. Bunun kuzeyinde Hünkar Dairesi ile Harem yer alıyor.
Dış bölümü kâgir, içi ahşap olarak yapılmış sarayın ahşap bölümleri son yıllarda, yangın tehlikesine karşı çelik olarak yenilenmiştir.
Sarayda 285 oda ve 46 salon bulunuyor. Yüksek pencereli ve sık kafesli Harem Dairesi ile Hünkar Dairesini birbirine bağlayan, muntazam sütunlarla süslü dehliz, sarayın bir başka güzel bölümü.
Sarayın tavanları, İtalya ve Fransa’dan getirilen dekoratörler tarafından hazırlanmıştı. Sechan adlı sanatkar sarayın dekorunda ve döşemesinde çalışmıştı.
Ana yapının dışında, tiyatro, cami, serasker dairesi, gedikli cariyeler ve kızlarağası daireleri, hazine-i hassa ve mefruşat dairesi, baltacılar, musahiban gibi daireler d bulunuyordu.
Mabeyn, hünkar ve valide daireleri ile camlı köşk bölümünde birbirinden güzel döşenmiş sayısız odalar mevcut.
Mabeyn ve Hünkar dairelerinde 8 büyük salon var. Bu salonlar, Mavi Salon, Merasim Salonu, Harem Salonu ve Zülvecin Salonu adını alıyor.
Sarayın içi, birbirinden güzel Çin vazoları, tablolar, heykeller, şömineler, mangallar, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan eşsiz güzellikteki Bohemya kristalleri, Hereke halıları, biblolar, saatler, XVI. Louis üslubundaki kırmızı möble takımları, benzersiz şamdanlarla süslüdür.
Elçiler kabul salonun tavanı, eşsiz güzellikteki varak altını ile kaplanmıştır.
Taht (Mabeyn) Salonundaki dört buçuk ton ağırlığında 750 mumlu büyük avizenin, saray inşası sırasında İngiltere Kraliçesi Victoria tarafından hediye edildiği söyleniyor.
Sarayda bulunan padişah ve saltanat kapıları dışında Veliaht Kapısı, Baltacılar Kapısı, Mutfak Kapısı, Koltuk kapısı adı altında başka kapılar da bulunuyor.
1 Temmuz 1927 günü, şehrin misafiri olarak İstanbul’a geleb Atatürk, Dolmabahçe Sarayında oturmuş, birçok görüşmeleri burada yapmıştır.
19-20 Temmuz 1991 tarihlerinde, ülkemizi ziyaret eden ABD başkanı George Bush onuruna merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından sarayın mabeyn salonunda bir yemek verilmiştir.
Günümüzde Dolmabahçe Sarayı, birçok ünlü ressamın eserlerini kapsayan yağlı boya resim koleksiyonu ve çeşitli antika eşyalarıyla “Müze Saray” görüntüsüyle Türk turizminde önemli bir yer almaktadır.